Bir duayen, bir işletme / Kemal Aşkın, S Cafe & Brasserie

Etiler’de sadece Akmerkez Alışveriş Merkezi’nde bulunan S Cafe & Brasserie; restoran şıklığına sahip dekorasyonu ve kafe rahatlığındaki ortamıyla içeriye girer girmez tüm konuklarına aradıklarından çok daha fazlasını sağlıyor. Mutfağı Şef Ramazan Karadeniz’e emanet olan S Cafe & Brasserie’nin menüsü, İtalyan ve Fransız ağırlıklı lezzetlerle harmanlanıyor. Kahvaltı, öğle ve akşam yemeklerinin uğrak noktası S Cafe & Brasserie, konuklarına yıllardan beri değişmeyen özenli lezzetleri sunuyor.

S Cafe & Brasserie, iş sonrası keyiflenmek ve günün yoğunluğu geride bırakmak isteyenleri cezbeden atmosferine çağırıyor. Çünkü burada çay saatleri ve leziz atıştırmalıklar bile bir başka!

İşletme içi operasyonlarında Arkhe’nin çözümlerini tercih eden S Cafe & Brasserie’yi, duayen işletmeci Kemal Aşkın’dan dinliyoruz.

 

Bize işletmenizden kısaca bahseder misiniz? Ne zaman kuruldu, bu işe girerken ne düşündünüz? İşletmenizi diğer işletmelerden farklı kılan en önemli özellik nedir?

Tekfen Holding’e bağlı olan işletmemiz, Akmerkez’le birlikte 1993 yılında kuruldu. Patronlarımızdan birinin kızı olan Leyla Akçağlılar’ın yeme-içme kültürüne duyduğu ilgisi ve hevesi ile hayat bulmuş. Yıllar yılı devam eden klasik bir marka haline gelen S Cafe & Brasserie, İstanbul’da 20 yılı tamamlamış ender işletmelerdendir. Hem yemek hem de hizmet olarak hiçbir zaman kalitesinden ödün vermeyen bir anlayışa sahip. Arkasında Tekfen gibi büyük bir kuruluş olduğu için her adımında daha dikkatli, özenli ve titiz.

Açıldığımızdan bu yana aynı mutfak ekibiyle çalışıyor olmamız bizi diğer işletmelerden farklı kılan temel yanımız… Buradan çıktığımda ben de bir tüketiciyim. Bir mekâna girdiğimde, o mekânın ne kadar şık olduğu beni etkilemiyor; fakat eder-değer ilişkisi beni etkiliyor. Verdiğim ücret, aldığım hizmeti ve lezzeti karşılıyor mu? diye soruyorum. Bizim kriterimiz bu aslında… Buraya gelen insan verdiği ücrete üzülmesin. Kapıdan çıkarken mutlu ayrılsın.

 

Başarınızın sırrı nedir? Bu sektörde iyi işler yapabilmek için neler gerekiyor? Sektöre girmek isteyen yeni girişimci adaylarına ne tavsiye edersiniz?

Bir kere egonuzu evde bırakacaksınız. Bu işe en çok zarar veren şey ego… Ben bildim veya ben öğrendim dediğiniz gün, bu işte sonunuzun gelmeye başladığı gündür. Benim mutfakla başlayan iş tecrübem bugün bu noktalara geldi. Ben hala birçok şeyi bilmiyorum. Her gün yeni bir şeyler çıkıyor, birileri bir şeyler ekliyor vs. Dolayısıyla her gün yeni bir şey öğreniyorum. Eğer heyecanınızı kaybederseniz bu işte başarısız olursunuz. İlk günkü heyecanınızı taşımanız gerekiyor.

Yeni girişimci adaylara tavsiyem, öncelikle servisinden veya mutfağından bu işe başlamalarıdır. Bulaşıkhanesinde, barında, muhasebesinde çalışsınlar ondan sonrasında bu işe yatırım yapıp yapmayacaklarına karar versinler.

 

Sizce, yeme içme sektörünün en temel sorunları nelerdir? Sektörün geleceğiyle ilgili iyimser misiniz, yoksa karamsar mı? Neden?

Kalifiye eleman ve kira… Maalesef günümüzdeki en büyük sorun bu ikisi… Ben de Turizm ve Otelcilik mezunuyum. Fakat yeterince mesleğe hâkim olarak öğrenci yetişmiyor. Yetişen insanlar da mezun olur olmaz başladıkları işte rütbe alacaklarını düşünerek işe başlıyorlar. Bu yanlış bir düşünce… Ben de okuldan çıktığımda her şeyi biliyordum ama pratiğe geldiğimde hiçbir şey olmadığını gördüm. Sıfırdan tekrar başladım. Bilgilerim ve pratiğimi evlendirdim. Sonrasında bu ikisinin birleşimini doğru yürütebiliyorsanız bu iş sizi yukarıya doğru taşıyor. Çok okumaları lazım bu sektördeki elemanların... İnsanlarla sohbeti kurabilecek kadar bilgi dağarcığına sahip olunması gerekiyor. Yoksa siz sadece mutfaktan yemeği alan, müşteriye yemeği sunan, müşterinin önünden boşları toplayan ve hesabı alan bir insan oluverirsiniz.

Arkadaşlık ve dostluk sunabilmeniz önemli… İnsanlar burger tarzı işletmelere girerek hamburgerlerini alıp oturur. Bizim tarzdaki işletmeleri tercih edenler ise bazen sohbet etmek ve derdini paylaşmak istiyor.

Sektörel anlamda doğru yatırımlar yapıldığı takdirde Türkiye’nin daha da büyüyeceğine inanıyorum. Kira maliyeti, ürün maliyetlerinin yüksekliği, bazı ürünlerdeki vergi diliminin sürekli artması gibi etmenler, ister istemez fiyatlara etki ediyor. Bu da tüketiciye yansıyor.

 

Arkhe’yi tercih etme sebebiniz ne oldu? Bu tercihiniz işletmenize ne kazandırdı? Öncesini ve sonrasını değerlendirebilir misiniz?

Kullanımı kolay, Türkçe bir yazılım… Bizim isteklerimize doğru cevap veriyor. Muadil bir ürüne x lira verinceye kadar Arkhe’ye y lira verip aynı hizmeti alabiliyorum. Ben ürün kullanımı anlamında biraz milliyetçiyim. Kalitesine inanıyorsam alacağım ürünün yerli malı olması benim için tercih sebebidir. Arkhe de öyle oldu. Örneğin; Almanya böyle Almanya oldu. Hep kendi ürünlerini kullanırlar.

Arkhe’yi tercihimiz bize önce para kazandırdı. Çünkü daha uygun maliyetleri var. Destek konusunda her zaman yanımızdalar. Gittiğim birkaç firmada ve ummadığım mekânlarda da Arkhe ile karşılaştım. Dedim ki doğru bir tercih yapmışız. İşletmemiz hız kazandı. Personel daha kolay kullanıyor. Muadil ürünü de kullandım. Çok fazla karmaşık.

Bu sistemin sadece satış tarafını kullanmıyorum; bir de bunun arka plandaki maliyet yönetim sistemini de kullanıyorum. O kısma geçtiğiniz zaman Arkhe’nin yönlendirmeleri ve raporlamalarınız çok kolay. Arkhe’de çok güzel yönergeler var.

 

Sizce, Arkhe’yi rakiplerinden ayıran en büyük özellik nedir?

Birinci kriteri maliyeti… Kullanım kolaylığı, Arkhe’yi diğer rakiplerinden ayırıyor. Kısıtlayıcı bir program değil. Teknoloji anlamında çok iyi bir alt yapıya sahip. Günü ve geleceği takip ederek yeni gelişmeleri sistemlerine entegre ediyorlar. Bu da sistemi tercih eden işletmelere artılar sağlıyor. Devlet karşınıza bunu getirecek, biz bunu da ekledik diyorlar. Sistemlerinde bulunan pek çok yenilikle daha biz sorgulamadan karşımıza geliyorlar.

 

 

 

27 / 06 / 2017