Doğaya rağmen değil doğayla birlikte hareket etme

Eğer insanoğlu müdahale etmezse doğanın kendi içerisindeki sistem sürdürülebilir. Ancak insan ne yazık ki, doğanın bir parçası olduğunu unutuyor ve kendisini doğanın hakimi görüyor. Ve o zaman yaşam hiçbirimiz için ne yazık ki sürdürülebilir olamıyor.  (İstanbul Permakültür Kolektifi kurucularından Dilek Yalçın Demiralp)

Demiralp gibi, ‘yaşam biçimimizi değiştirmezsek, dünyadaki kaynakları hızla tüketeceğiz’ diyenlerin sayısı hiç de az değil. Biz de yeni olmamakla birlikte, her geçen gün adı daha sık anılan ve kaynaklarımızı daha verimli kullanmanın yolu olarak gösterilen permakültüre, bir başka deyişle sürdürülebilir tarıma değinmek istedik bu ay.

Amacı bitki, hayvan ve insanları doğa içerisinde bir araya getirerek bakımı kolay, istikrarlı ve kendi kendine yeten üretim sahaları oluşturmak olan permakültür, İngilizce ‘kalıcı’ anlamındaki ‘permanent’ ve ‘tarım’ anlamındaki ‘agriculture’ kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur.

Temelleri 70'lerde Avustralyalı Bill Mollison ve onun ilk öğrencilerinden David Holmgren tarafından atılmıştır.

İsim babası Bill Mollison, permakültürle ilgili temel eser kabul edilen “Permakültür: Bir Tasarımcı Elkitabı”nda, permakültürün tanımını şöyle yapar: Doğal ekosistemlerin çeşitliliğine, istikrarına ve esnekliğine sahip olan, tarımsal olarak üretken ekosistemlerin bilinçli tasarımı ve bakımlarının sağlanmasıdır. Üzerinde yaşayan insanlar ile arazinin, gıda, enerji, barınak ve diğer maddi ve manevi ihtiyaçları sürdürülebilir bir şekilde karşılayan ahenkli bütünleşmeleridir. Sürdürülebilir tarım olmaksızın istikrarlı bir sosyal düzen mümkün değildir.

Doğal ekosistemlerde gözlemlenen özellikleri taklit ederek kurulan bir model olmasından hareketle doğadan ilham alan tasarım modeli biyomimikri ile de yakından ilişkilidir.

Temelinde, doğaya rağmen değil doğayla birlikte hareket etme ilkesi bulunur. Buna göre tarımsal üretim sistemleri kurulurken insan emeği ve enerji girdisini en aza indirmek hedeflenir. Zamanla gelişen permakültür tasarımları, az miktarda girdiyle yüksek yoğunlukta gıda üreten sistemlere dönüşür.

Felsefesine göre, modern dünyanın nimetlerinden vazgeçmeden de sürdürülebilir bir yaşam sürmek mümkündür. Ayırt edici nokta, modern hayatımızı doğayla bütünleştirmenin bir yolunu bulmaktan geçer.

"Permakültür: Bir Tasarımcı El Kitabı"nda permakültürün etik ilkeleri şöyledir:

- Yeryüzüne Özen Gösterme
- İnsanlara Özen Gösterme
- Nüfus ve Tüketime Sınır Getirme / Üretim Fazlasının Paylaştırılması

Uygulama örneklerinden birkaçı;

• Yağmur suyunun biriktirilmesi ve su ihtiyacı için kullanılması
• Gübreleme için kompost yapımı
• Toprak iyileştirme amacıyla baklagil ekilmesi
• Toprak sağlığı ve ürün verimliliği için birbirini dengeleyen ürünlerin bir arada yetiştirilmesi
• Hayvansal ve bitkisel üretimin aynı anda gerçekleştirilmesi
• Yaban hayatının korunması ve kendi iç dengesiyle devam etmesi için özel alanlar ayrılması
• Yüksek biyolojik çeşitliliğin sağlanmasıyla zararlı böceklerle mücadele etmek için kimyasal kullanımına gerek kalmaması
• Zararlı ot ve böceklerle mücadele için emek ve zaman harcanmaması nedeniyle işçilik masraflarının azalması

Bu konuda çalışan organizyonlar var. Faaliyet alanı kapsamında, permakültür ve içerdiği konularla ilgili kurslar düzenlemenin önemli bir yeri olan, dünyanın çeşitli yerlerindeki Permakültür Araştırma Enstitüleri’yle de bağlantısı bulunan Türkiye Permakültür Araştırma Enstitüsü, permakültürün Türkiye’de tanınması ve uygulamaların yaygınlaşması için çalışmak üzere kurulmuş.

Türkiye Permakültür Araştırma Enstitüsü’nün kurs takvimine linkten ulaşabilirsiniz.

http://permacultureturkey.org/kurslar/

Kaynak:
http://permacultureturkey.org/
https://sifiratik.co/2019/08/08/gelecek-icin-tasarim-permakultur-nedir/
http://www.cevreciyiz.com/makale-detay/1326/permakultur-nedir
http://permakulturplatformu.org/permakultur-nedir/

23 / 04 / 2020
Doğaya rağmen değil doğayla birlikte hareket etme